Hayat işte! Bir elleri yağda bir elleri balda

Biliyorsunuz kamu emekçileri en son en büyük hayal kırıklıklarını Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde yaşadılar...

Haklarının savunulmadığını öne süren emekçiler Kamu- Sen ve Memur-Sen'e çok tepki gösterdiler...

Yine her zaman olduğu gibi aynı terane şeklinde sosyal medyadan formları göstererek istifa çığlıkları, çağrıları yaptılar...

Sonuç?

Herkes kendi derdinde mutlu mesut yerinde...

Peki o zaman “Bu isyan niye?” diye sormazlar mı malum sendika üyelerine...

“Bilemezsin şu yalan dünyada kim dost, kim düşman. Bazen tuttuğun eldir seni arkandan vuran”

Öyle değil mi sizce de?

Neyse...

***

Ülke genelinde sendika genel başkanları ve şube başkanlarının aldıkları maaş ortada iken sizin mali ve özlük haklarınızla uğraşacak değiller ya!

Hakem Heyetine topu attılar, sizleri de yaktılar işte!!!

Mesela bir rivayete (!) göre Sağlık- Sen Bursa Şubesi Başkanı Gökhan Yünkül’ün 50 bin liranın üzerinde maaş aldığı söylenmekte...

Genel Başkanlarını düşünmek bile istemem...

Makam aracı, benzini gidişi gelişi dönüşü...

Cepten pek para harcayan sendika başkanı yok galiba?

(Özel giderler dışında)

E, haklarıdır tabi!

Gecelerini gündüzlere kattılar!

Uyumadılar, yemediler içmediler o kadar da mücadele ettiler!

Nankör olmaya gerek yok!

Sevgili emekçiler:

“Hayat keşkelerden ibaretse; neyselerden devam et. Baktın o da olmuyor boş ver seyret.”

Bağırıp durun öyle “Hakkımızı isteriz!” diye sokaklarda, meydanlarda...

Elbette ironi yapıyoruz...

***

Evet dönelim kamu sağlık kurumlarına...

Hem etkili hem de çok yetkililer ya!

Hastanelerin neredeyse tüm idarecileri malum sendika üyelerinin elinde...

Sicilinden, idari birimlerine kadar...

Hal böyle olunca çalışanlarda sindirilmiş bir kitle var...

Kimi tepkili kimi sessiz...

***

Tepki gösteren sağlık emekçileri, “Bütün giderleri sendika tarafından ödeniyor. Bir elleri yağda bir elleri balda... Ultra lüks araçlar, son model telefonlar, evler... Ne ararsanız var... Büyük kul hakkı yeniliyor... Memur ve emekliler için sesleri çıkmıyor, partilerin arka bahçesi olmaktan öteye gitmiyorlar... Biat et, itaat et, karşımda el pençe divan dur! Halbuki sendika bir mesleğin olmazsa olmazıdır ama bizimkilerde her şey çıkara dayalı... Günümüzde yaşadıklarımızın onda birini 20 yıl önce yaşasaydık, hiçbir meydan boş kalmazdı...” diyorlar...

Yani, çalışanlar baskıya maruz kalmamak, tehdit edilmemek için eylemlere katılmaktan çekiniyor...

Ve bu yüzden sahalar boş kalıyor...

Ez cümle:

“Yalan dünyanın ipine takılmışız. Kurtulalım derken hep dolanmışız”

Kaynak nobetcigazete Lale AKASOY